Mersin`de inanılmaz olay. Silifke ilçesinde, bir kadının rahminden tıp dilinde ``myom``, halk arasında ``ur`` olarak bilinen 10 kilogram ağırlığında kitle çıkarıldı...
Yazı boyutunu büyütmek için Mersin`in Silifke ilçesinde, bir kadının rahminden tıp dilinde ``myom``, halk arasında ``ur`` olarak bilinen 10 kilogram ağırlığında kitle çıkarıldı. Karın ağrısı şikayetleriyle Silifke Devlet Hastanesine başvuran ve isminin açıklanmasını istemeyen 35 yaşındaki kadın, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr. Mehmet Toyaksi tarafından ameliyat edildi. Dr. Toyaksi, karnındaki şişlik nedeniyle hamile görüntüsü veren kadının rahminden cerrahi operasyonla çıkardıkları 10 kilo ağırlığındaki myomun kendilerini de şaşırttığını söyledi. ``Rahim düz kaslarından gelişen iyi huylu urlar`` olarak tanımlanan myomun, kadınlarda en sık rastlanan sağlık sorunları arasında yer aldığını belirten Dr. Toyaksi, ``doğurganlık çağındaki kadınların yüzde 20-25`inde rastlanan ur için en riskli dönem ise 50`li yaşlardır`` dedi. Myomların oluşmasının çeşitli nedenleri olduğunu ifade eden Toyaksi, ``hiç doğum yapmamış olmak, yumurtlamanın olmamasına bağlı olarak gelişen karşılanmamış östrojen yapımı ve şişmanlık, ur oluşumu nedenlerinin başında geliyor`` diye konuştu. Dr. Toyaksi, ideal vücut ağırlığının üzerindeki her 10 kilogram için riskin yüzde 10 arttığını, beyaz kadınlarda siyah ırka göre 3,9 kat daha sık görüldüğünü, rahimde myom oluşumu riskini azaltan en önemli faktörün ise doğum kontrol hapı kullanımı olduğunu kaydetti. Doğurganlık çağındaki kadınlara periyodik aralıklarla genel sağlık muayenesi öneren Dr. Toyaksi, ``hastamızın rahmindeki bu kitle alınmasaydı, daha büyük sağlık sorunlarına neden olurdu`` dedi. Samanyolu
16 Ekim 2008 Perşembe
13 Ekim 2008 Pazartesi
Skie,ski,kayak,the skiing
La Grave and the massif of La Meije offer the biggest lift-accessed off piste skiing in the world! Not only that but it is one of the few massifs which has an incredible 2150m 2300m of (7050ft) vertical drop. This off-piste mountain range can provide exhilarating skiing terrain for the advanced skier, snowboarder and tele-marker. The Skiers Lodge is perfectly positioned within only 3 minutes walk to the lift! This lift ascends from the village at 1400m to stations at 1800m, 2400m, 3200m, and finally to Dome de la Lauze, “the Glacier”, at 3550m. A typical ski descent offers limitless variety from tame to steep terrain commencing on this glacier, proceeding down spectacular open bowls, winding its way through small chutes, crossing glacial moraines into seemingly endless steeps and deeps in the serenity of the forest. Legendary descents from the Girose glacier, with direct lines of 2300m explain why so many riders come back year after year to enjoy free-riding with one of the most spectacular mountain scenery in the Alps. FMGA Mountain Guide Pelle Lang, the founder of Skiers Lodge, has come across this spectacular mountain village during his search for big mountain skiing. His dream was to create a lodge owned and operated by skiers for skiers. In 1989 this dream becomes a reality. "Careful thought is given to the itineraries that are chosen for each day. The goal is to keep clients challenged by the terrain, but not terrified by the surroundings."he Skiers Lodge Guide Service, for which Pelle works daily as the chief guide, represents the ski part of the concept. The ambition is to create a good chemistry between guides and skiers. Careful thought is given to the itineraries that are chosen each day. The goal is to keep clients challenged by the terrain, but not terrified by the surroundings. La Grave, de la Meije is not a ski resort. Ski resorts adapt to skiers whereas here the skier must adapt to the mountain. This is best achieved by the guidance received from the experienced guides within the Guide Service allowing the client to enter terrain otherwise inaccessible to him/her in a safe manner. All guests are given safety equipment which they are trained to use. Groups are limited to 5 persons ensuring a good level of safety and allowing for different skiing pace. All guides are qualified by the IFMGA and speak English, French, German and Swedish. In close proximity to La Grave there are many resorts with their own micro climates and our guide team may propose one of numerous possible day trips all within an hour’s drive. Service allowing the client to enter terrain otherwise inaccessible to him/her in a safe manner. All guests are given safety equipment which they are trained to use. Groups are limited to 5 persons ensuring a good level of safety and allowing for different skiing pace. All guides are qualified by the IFMGA and speak English, French, German and Swedish. In close proximity to La Grave there are many resorts with their own micro climates and our guide team may propose one of numerous possible day trips all within an hour’s drive. Depending on the best weather and snow conditions you may be guided to secret off-piste spots in Alp d’Huez, Serre Chevalier, and Claviere with their steeps, deeps and marvelous trees. Weather and snow conditions permitting why not try the phenomenal heliskiing in Alta Val Susa (Italy). The Skiers Lodge Guide Service is willing to show riders what it considered to be the best lift access free riding in the world. All it takes is a spirit of adventure for you to share in the ultimate riding experience. A revolution in attitude, style and equipment is making the sports of skiing and snowboarding better than ever.When international ski manufacturers launched their new breed of Extreme Skis, La Grave was the chosen spot. A combination of its long ski runs, its varied terrain and its untouched and unspoiled routes, has given birth to a freedom a freedom to create and shape exciting new styles, attitudes and equipment. Local riders long ago adopted a Free Rider attitude. This means taking responsibility for ones actions on the mountain. As the world of skiing and snowboarding pushes the limits of equipment, the industry pops out more modern equipment with a design and understanding of the 21st century rider. It is now easier than ever to float in the deepest powder, to hold an edge on the steepest terrain and to leave pencil-like tracks of a groomed snow surface
8 Ekim 2008 Çarşamba
NASIL PARAMA PARA KATARIM DİYOSANIZ BU YAZIYI OKUYUN (KAYNAK HAKAN TURGUT) PARASAL ZEKA KİTAPININ YAZARI
Yatırım yaparken amaç riskinizi en düşük seviyeye çekmek ve kâr potansiyelinizi de en yüksek seviyeye çıkarmaktır. Basın yayın organlarında hemen her hafta “kaçırılmaması gereken yatırım”, “fiyatı en ucuz hisse senetleri”, “gayri menkulde en fazla değer kazanacak yerler” gibi manşetlere rastlayabilirsiniz. Bunların bir kısmı gerçekten fırsat olabilir, ama bilmelisiniz ki önemli bir bölümü gereken yatırımlar yapıldıktan sonra haber olur. Yatırımcı psikolojisini de düşünecek olursak, bir hisse senedinin fiyatı gerçekten ucuzsa ve fırsatsa bile, gazeteye çıkıp da artık bütün Türkiye ondan haberdar olduktan sonra değeri kalmaz. Piyasada bir ihtiyacı fark ettiniz ve bu alana yönelik yatırım yaptınız. Eğer bu haber olarak geniş kitlelere duyurulursa ve onlar da bu yatırımı yaparsa ne olur? Yoğun rekabet yaşanır, fiyatlar ve dolayısıyla kâr marjları düşer, para kazanmak için yaptığınız bir iş külfet haline gelmiş olur. Bu durumda kimsenin etkisi altında kalmadan yatırımlarınıza yön verebilmeniz için toplam 7 adet yatırım prensibini sizinle paylaşacağım.Varlık dağılımıFarklılaştırmaRisk toleransını belirlemeAraştırmaVergilerOrtalama maliyetFiyat düşüşlerine karşı soğukkanlılıkVarlık DağılımıVarlık dağılımı, yatırım bütçenizin ne kadarlık dilimini hangi yatırım aracına ayıracağınızı belirlemektir. Kendi yatırım portföyünüzü oluşturmanın ilk aşamasıdır. Varlık dağılımı yaptığınızda aşağıdaki gibi bir portföye sahip olursunuz:Şekilden de anlaşılacağı üzere varlık dağılımı hangi alanlara yatırım yapacağınızı belirler. Sizin borsaya yatırım yapıp yapmayacağınızı varlık dağılımı belirler ama hangi hisse senedine yatırım yapacağınız varlık dağılımının konusu değildir. Bunun bir başka özelliği de varlık dağılımının piyasanın değişen koşullarına rahatlıkla ayak uydurabilmesidir. Portföyünüzdeki hisse senetleri düştü ve döviz yükseldiyse, döviz portföyünüzü azaltıp hisse senedi portföyünüzü azaltabilirsiniz. Bu durumda hem döviz yatırımlarınızdan elde ettiğiniz kârınızı realize etmiş olursunuz, hem de hisse senedi portföyünüzün maliyetini düşürmüş olursunuz. Dolayısıyla varlık dağılımı son derece esnek bir kurgudur ve zamanla değişkenlik gösteririr. Aşağıda döviz ağırlığı azaltılıp hisse senedine kaydırılmış varlık dağılımı tablosunu görüyorsunuz.Varlık dağılımına gayri menkul, altın gibi diğer yatırım araçlarını da ekleyebilir ya da yukarıdaki örnekte var olan yatırım araçlarından bir ya da birkaç tanesini çıkarabilirsiniz. Bunu yapmaktaki temel amaç, riskinizi azaltabilmektir.FarklılaştırmaFarklılaştırma, varlık dağılımı ile karıştırılabilen ancak tamamen farklı bir kavramdır. Yumurtaları farklı sepete koymak varlık dağılımıdır, sepete hangi yumurtaların koyulacağına karar vermek ise farklılaştırmadır. Varlık dağılımındaki hisse senedi kategorisinde, hangi hisse senetlerine yatırım yapacağınıza karar vermek ve farklı hisse senetlerine sahip olmak farklılaştırmadır. Gayri menkul sektöründe hem bir arsaya hem de bir konuta yatırım yapmak farklılaştırmadır.10.000 lira paranız olduğunu düşünelim ve yatırım yapmak istiyorsunuz. Eğer bu para ile repo yaparsanız yıllık net %10 getiri ile beş yılda 16.105 lira değere ulaşır. Aynı parayı farklı yatırım araçlarında değerlendirdiğinizi düşünelim:2.500 lirası ile kumar oynayıp, şans oyunlarına yatırdığınız bütün paranızı kaybettiğinizi düşünelim.2.500 lirası ile yıllık %15 getirisi olan hazine bonosu aldığınızı varsayalım. Paranızın beş yılın sonundaki değeri 5.028 lira olacaktır.2.500 lirası yıllık %10 getiri ile yine repoda kalsın. Bu durumda beş yılın sonundaki değeri 4.026 lira olacaktır.2.500 lirası ile yıllık %30 getiri sağlayan bir hisse senedine yatırım yaptığınızı düşünelim. 5 yılın sonunda paranızın değeri 9.282 liraya ulaşacaktır.Şimdi bu rakamları hep birlikte değerlendirelim.Farklılaştırma OlmadanFarklılaştırma İleRepo16.1054.026Kumar-0Hisse Senedi-9.282Hazine Bonosu-5.028Toplam16.10518.336Tabloda da görüldüğü gibi farklılaştırma sayesinde 2.500 lirasını kaybettiğiniz bir yatırım bile nihai olarak daha yüksek bir değere ulaşabiliyor. Aynı zamanda bunu yaparken riskinizi de azaltmış oluyorsunuz. Böylece farklılaştırmanın gücünü kendi adınıza kullanma şansına sahip oluyorsunuz. Eğer bahis oyunlarıyla da ilgilenmiyorsanız kazanç potansiyelinin size tabloda gösterdiğim rakamlardan çok daha yüksek olacağını unutmayın.Risk Toleransını BelirlemeBugüne kadar birçok insanın kişisel finansı ile ilgili sorusuna cevap verdim. Sorunları olanların sorunlarını çözebilmek için elimden geleni yaptım. Ancak bazı sorular vardır ki bunun cevabını ne ben ne de bir başkası veremez. Bu sorulardan birkaç örneği sizinle paylaşayım:100 lira param var, bunu nasıl üçe, beşe katlayabilirim?Elimdeki 1000 lira ile nasıl zengin olabilirim?Kişisel finans ve para yönetimi anlatıyorsunuz, bana söyler misiniz ben paramı nasıl yöneteyim?Bu sorular daha uzayıp gidiyor. Bu sorular öyle sorular ki, soruyu soran kişi sizden bir cümleyle cevabını duymak istiyor, bu da yetmezmiş gibi duyduğu cevap mümkünse hiçbir şey yapmasına gerek kalmadan onu zengin etsin istiyor. Ben de gerçekten tek cümlelik bir cevap veriyorum. “Eğer sorunuzun cevabını biliyor olsaydım, parasal zekâ seminerlerini sunmaz, gidip bire on kazandıran yatırımları yapıyor olurdum”. İşin ilginç yanı, eğer yatırım yapmanın sihirli bir formülü olsaydı zaten yatırım yönetimi üzerine bu kadar çok yazılıp çizilmesine ya da üniversitelerde bunun bir bilim dalı olmasına gerek kalmazdı. İnsanları zengin ya da fakir eden faktörlerden biri de paraya karşı takındıkları tavırdır. Eğer siz bugün çalışıp yarın zengin olmayı umuyorsanız ya da bugün yatırım yapıp yarın ikiye üçe katlamasını umuyorsanız, şansınızı kaybetmişsiniz demektir. Yukarıda örneğini verdiğim soruların tek günlük olmasa da orta ve uzun vadeli düşünen insanlar için cevapları var, ama bu cevaplar kişiden kişiye değişiyor. Bunun için verdiğimiz bir finansal danışmanlık hizmeti var ve bu hizmetin sonunda hizmeti alan kişiye finansal bir rapor sunuyoruz. Çünkü herkesin sahip olduğu risk toleransı farklıdır. Her yatırımcı üç risk grubundan birine girer. Düşük, orta ve yüksek. Risk grubunuzu da yaşınız, medeni durumunuz, çocuk sayınız gibi birçok faktör etkiler. Takdir edersiniz ki bir insanın risk grubu hakkında gözünün içine bakarak fikir sahibi olamazsınız.Düşük risk kategorisindeki birisinin portföyünün değer kaybetmesine tahammülü yoktur. Bu gruptaki yatırımcılar genellikle tahvil, bono gibi uzun vadeli ve fiyatlarında dalgalanmanın fazla olmadığı yatırımları tercih ederler. Kaybetme riskini düşürebildikleri kadar düşürürler ancak bu aynı zamanda kazanç potansiyelinin de düşmesi anlamına gelir. Düşük risk grubundaki bir yatırımcı için kazanmak ya da kaybetmekten daha önemli olan, yatırımının değerini korumasıdır. Orta risk grubundaki bir yatırımcı ise risklere biraz daha açıktır. Ancak fiyat dalgalanmalarına ve risklere açık olmak orta risk grubundaki bir yatırımcı için bile çok zordur. Dolayısıyla sadece düşük seviyedeki dalgalanmalara tahammül edebilirler. Yüksek risk grubundaki bir yatırımcı için ise fiyat dalgalanmalarında yaşanan hızlı değişimler çok önemli değildir. Onun hedefi yüksek kazanç elde etmektir ve bunun için de yüksek kayıp riskini göze alması gerektiğini bilir. AraştırmaVarlık dağılımını yaptınız, portföyünüzü farklılaştırdınız ve risk derecenize göre size uygun olan yatırım araçlarını seçtiniz. Bundan sonra sırada hangi yatırım aracına paranızı yatıracağınıza geliyor. B tipi fon almaya karar vermiş olabilirsiniz ama onlarca B tipi fon var. Onlarca hisse senedi, onlarca tahvil ve bono. Hangisini ne şekilde seçeceksiniz? Parasal zekânın ilkelerinden bahsederken bilginin güç olduğunu söylemiştim. Burada riskinizi düşürüp kazancınızı yükseltmek için araştırma yapmanız gerekiyor. Peki araştırmayı nasıl yapacaksınız? Bir bankacıyla konuşursanız yatırım fonlarının cazibesinden, emlakçıyla konuşursanız gayri menkulün getirisinin ne kadar yüksek olduğundan, broker ile konuşursanız da borsada müthiş bir potansiyel olduğundan bahsetmesi kuvvetle muhtemeldir ve hepsi de doğru olabilir. Çünkü onlar yatırım araçlarının geçmişteki performansına bakarak size son bir ya da birkaç yıl içinde ne kadar iyi bir getiri sağladığından dem vurabilirler. Ancak kendinize en uygun aracı finansal durumunuza ve risk toleransınıza göre seçebilirsiniz ve bunu en iyi siz yapabilirsiniz. Bu konuda biraz kafanızı yormanızı, internetten, gazete ve dergilerden araştırma yapıp piyasayı detaylı olmasa da takip etmenizi tavsiye ederim. Bunun için günlerinizi vermenize kesinlikle gerek yok, ama ayda birkaç saatinizi bu işe tahsis ederseniz kazanan siz olursunuz.VergilerVergilerden ve onların yatırım kararlarımızı nasıl etkilediğinden ilk bölümde bahsettim. Yatırım yaparken elde ettiğiniz kazancın ne kadarını vergi olarak ödeyeceğinizi bilmek çok önemlidir. Getiri potansiyeli olarak çok cazip görünen bir yatırım, vergileri yüksekse vasat bir performansa sahip olabilir. Vergiler konusunda altın kural, vergi oranı ne olursa olsun yaptığınız yatırımın sonunda elde ettiğiniz kazancın yüksek olmasıdır. Diğer bir ifadeyle %90 kazandırıp %70’i vergi olarak ödenen bir yatırım, %10 kazandıran ama vergisi olmayan bir yatırımdan daha caziptir.Ortalama MaliyetOrtalama maliyet, paranızın hepsini bir kerede yatırıma yönlendirmeyip, belli dönemlerde yatırım yapmayı ve böylece yatırımı uzun vadeye yayarak riski azaltmayı amaçlar. Daha çok borsada hisse senedi yatırımı yaparken kullanılır. Ortalama maliyet prensibini kullanarak paranızı tamamını bir kerede yatırıma yönlendirmektense sabırlı bir şekilde yatırım yapmanız durumunda fiyat dalgalanmalarından en az seviyede etkilenmiş olursunuz. Diyelim 300 liranız var ve bir hisse senedine yatırım yapacaksınız. Her ay 100 lira yatırım yaptığınızı düşünelim.AyYatırım MiktarıHisse FiyatıHisse AdediOrtalama Maliyet1100101021005203100250Toplam300803,75Yukarıdaki durumda bir hisse senedine paranızın tamamını yatırmak yerine her ay 100 lira yatırım yaptığınızı varsayıyorum. Bu durumda ilk ay 10 liraya aldığınız hisse senedini ikinci ay değeri 5 liraya düşerse o fiyata üçüncü ay ise değerinin 2 liraya düştüğünü varsayarak satın alabilirsiniz. Bu durumda toplam 300 lira yatırımla 80 adet hisse senedi almış olursunuz ve yatırımınızı uzun vadeye yaydığınız için hem riskinizi düşürmüş hem de maliyetinizi 3,75 liraya çekmiş olursunuz. Hisse senedi fiyatları dalgalanır, dolayısıyla fiyatın yönü tekrar yukarıya döndüğünde 4 liraya bile yükseldiğinde satsanız kâr elde etmiş olursunuz. Ortalama maliyetin fiyat odaklı yaklaşımını sizlerle paylaştım. Bunun dışında iki tane daha ortalama maliyet yöntemi var. Bunlardan biri riski sevmeyenler için. Buna göre elde ettiğiniz gelirin bir kısmını yatırım fonu, hazine bonosu gibi riski düşük olan ve sabit getirisi olan enstrümanlara yatırabilirsiniz. Elde ettiğiniz getiri ile de ortalama maliyet tekniğini kullanarak hisse senedi daha yüksek riskli araçlara yatırım yapabilirsiniz. Burada dikkat ederseniz anaparanıza dokunmuyorsunuz, o sabit kalıyor ve her ay da yükseliyor, sadece anaparanızın getirisini riske ediyorsunuz. İkinci bir yöntem ise her ay belli bir miktarda para ile yatırım yapmak yerine belli bir miktarda adet ile yatırım yapmaktır. Buna göre de her ay düzenli olarak bir hisse senedinden 10 adet alabilirsiniz. Hisse senedinin adet fiyatı 5 lira ise 10 tanenin toplam maliyeti 50 lira olacaktır. Fiyat bir dahaki ay 6 liraya yükselirse maliyetiniz 60 liraya yükselir, sonraki ay 4 liraya düşerse toplam maliyetiniz de 40 liraya düşmüş olur. Bu taktiği kullanmak biraz daha esnek bir bütçeye sahip olmayı gerektirir ve daha zordur, ama getiri potansiyeli daha yüksektir.Ortalama maliyet prensibini kullanırken iki sorunla karşılaşabilirsiniz. Bunlardan birincisi, yatırım yaptığınız aracın fiyatı düşerken onu satın almaya devam etmek istemezsiniz. Hiçbirimiz fiyatı düşmekte olan bir yatırım aracını almaktan hoşlanmayız. Bu insan psikolojisine de yatırım psikolojisine de ters bir durum gibi görünebilir. Bu sorunun çözümü düşen fiyatı umursamadan yatırım yapmaya devam etmektir. Göreceksiniz ki düşüş önce duracak, sonra da yükselişe geçecektir. Karşılaşabileceğiniz ikinci sorun ise düzenli olarak yatırım yapmaya devam etmemektir. Ortalama maliyet tekniğini kullanabilmenin en önemli şartı yatırımınızı dönemlere yaymak ve bunu devam ettirmektir. Eğer yatırım yapmaya devam etmezseniz bu prensip sizin aleyhinize çalışıp para kaybetmenize neden olabilir. Yatırımınızı devam ettirebilmek için ise fiyat değişimi yüksek olan, hızlı iniş ve çıkışları olan hisse senetlerini seçebilirsiniz. Bir hisse senedinin fiyat değişiminin yüksekliği beta değerinin yüksek olmasıyla ölçülür. Beta değeri ise hisse senedinizin fiyat değişiminin, genel olarak borsanın tamamındaki fiyat değişimine oranıyla ölçülür:
TİTANİC
Titanic batış anında iki parçaya ayrıldı. Gemini ön kısmı suların basıncına dayanamayarak parçalamdı ve saate 30 mil hızla denizn dibine varırken gemini kıç kısmı 50 fet derinlikte çamura batmıştı.Dünyanın en büyük hareketli yapısı olan Titanik ve Olimpik'in yapım aşamasında 15.000 liman işçisi bir yıl boyunca çalışmıştı.Titanic tam altı ayrı yerden yaralandıktan sonra dakikada tam 7 ton su almaktaydı. Sular dolmakta iken tahliye çalışmaları sürmekte idi. Fakat 30.000 ton su gemiye girmişti bile. Su dolan 5 kazan dairesinin ardından kalan dördüncü kazan daireside tamamıyla su ile dolmuştu. Tinanic deniz suyunun gemiye hücum etmesi üzerine gemi sıyun ağırlığına dayanamayarak ortadan ikiye bölündü ve okyanusun karanlık sularında gözden kayboldu.Dönemin Mühendislik harikası olarak adlandırılan Titanik'in batmasına hiç bir mühendis imkan tanımıyordu. Olası bir çarpışmayı önden ve arkadan tahmin eden mühendisler bir kaza anında Titanic'e çarpan geminin zarar görebilieceğini varsayıyorlardı. Ama hiç tahmin etmedikleri Buzdagı Titanik'e ne önden ne de arkadan çarpmış, adeta bir bıçak gib yan gövdesini kesmişti. Geminin Ön ve Arka kısmına nazaran kuvvetsiz olan yan duvarlar çarpışmanın etkisiyle kolayca parçalanarak batmayı kolaylaştımıştı.Dev Gemi denize indirilmeden önce herşeyi bitmiş olarak 10 ay boyunca Wollf su havzalarında bekletildi. Titanic dönemin en devasa pervanalarine sahipti Üç adet dev pervane bronz ve çelik karışımıydı. 16 feeten daha yüksek dev pervaneler gemiye çok hız katıyorlardı.Batmaz denilen gemi nasıl battı.1900 yılların başında ziraat toplumunda hızla sanayi toplumuna geçen batı insanı, kainata hükmettigi zannına kolayca kapılmıştı.Yaptıklarını hiçbir kuvvetin yok edemeyecegini söylüyor ve adeta herşeye meydan okuyordu. O güne kadar imal edilen gemilerin en büyüğüne 'Titanic' isminin verilmesi de bu cüretten kaynaklanıyordu. Çünkü Yunan mitolojisindeki en ünlü Tanrılardan birisinin ismi Titanic idi.
4 Ekim 2008 Cumartesi
NANO NEDİR?
NANO-ÖLÇEK DÜNYASI NANO-SCALE WORLD
NANO-TEKNOLOJİ NEDİR ve NERELERDE KULLANILABİLİR?Dünyada yapılan bir araştırmaya göre %29’umuzun duyduğu nano-teknoloji nedir?Nano-teknoloji ultra ince/küçük parçaların/malzemelerin kullanım bilimidir. Bir nano metre (1 nm) milimetrenin milyonda birine eşittir (1nm = 10-9 m = 10-6 mm). İnsan saç kılı 80.000 nm kalınlığındadır. Kırmızı kan hücreleri 7000 nm çapındadır. Nano-bilimi malzemelerin büyük ölçekteki özelliklerinden farklı olarak malzemeleri atomik, moleküler ve makro moleküler ölçekte inceler ve maniple eder.Malzemeler nano ölçekte, iri boyuttan çok farklı özellik ve davranışlar gösterirler. Nano malzemeler daha kuvvetli, daha hafif veya daha farklı şekilde ısı ve elektrik iletme özelliklerine sahiptir. Hatta renkleri bile değişir. Örneğin nano ölçekteki altın parçaları, parça boyutuna göre kırmızı ve mavi renk olabilmektedir.Parça boyutu inceldikçe birim kütle için yüzey alanı artışı, malzemenin kimyasal reaktivitesini artırır. Bu yüzden nano-malzemeler yakıt hücreleri ve pillerde katalizör görevi görebilmektedir. Parça boyutu inceldikçe kuantum etkisi artar, malzemenin optik, magnetik ve elektriksel özellikleri önemli ölçüde değişir.Bilgisayar yongaları (chip), CD’ler ve mobil telefonların yapımında nano-malzemeler kullanılmaktadır. Nano-malzemelerden üretilen cihazlar daha hızlı, hafif, kuvvetli ve verimli olmaktadır. Nano-teknolojiler sağlık, bilgi teknolojileri (IT) ve enerji depolamada çok büyük potansiyel kullanım olanaklarına sahiptir. İçinde yaşadığımız dünya nano-teknolojilerle çok önemli gelişmeler kaydedecektir. Dünyada gelişmiş devletler ve iş dünyası nano-teknolojiye çok büyük yatırımlar yapmaktadır. NANO-MALZEMELER NASIL YAPILIR?Doğal veya insan yapımı (sentetik) olabilirler. Örneğin nano-parçalar bitkiler, algler ve volkanik aktivitelerle doğal olarak üretilebilmektedir. Nano-parçacıklar binlerce yıldır pişirme ve yanma olaylarının ürünü olarak yaratılmaktadır. Ayrıca araç ekzozlarından da oluşmaktadır.Kasların hareketini sağlayan ve hücreleri tamir eden insan vücudundaki bazı proteinler nano-boyutludur. Nano malzemeler çok farklı şekillerde oluşabilmektedir Bazı nano-malzemeler kendi bileşenlerinden oluşabilmektedir. Karbon parçaları bu şekilde nano tüpler yapmaktadır. Diğer bir yöntemde bilgisayar yongaları yapımında kullanılan nano-malzemelerin iri parçalardan dağlanmasıdır (etching).Güçlü mikroskoplar atom ve molekülleri daha yakından görmemizi, toplamamızı ve basit nano yapı oluşturmamıza yardımcı olmaktadır. Bazı nano-malzemeler molekül molekül yapılabilmektedir. Örneğin IBM bu tekniği kullanarak Xenon atomlarından IBM logosunu 5 nm harflerle ışıldatmasını başarmıştır. Bugün bu teknik çok emek yoğun ve endüstriyel kullanıma henüz uygun değildir. Şüphesiz ki nano-teknolojiler gelecekte yaşam kalitemizi geliştirecektir.NANO-TEKNOLOJİLER EMİN MİDİR?Bilgisayar yongaları ve katalizörler sağlık ve emniyet riski oluşturmaz. Çünkü nano-malzeme büyük nesnelere dağlandığından (etch)/bağlandığından çevreye yayılmaz ve zarar vermez. Oysa serbest nano-parçalar zararlıdır. Nano-parçaların ve nano-tüplerin üretimi esnasında oluşan malzeme bulk malzeme üzerine bağlanmadığından serbesttir ve etrafa saçılabilir. Nano boyutlu bu parçaların solunması, yenmesi veya vücuda deri yoluyla girmesi hücrelere zarar verebilir. Nano-tüpler yapısal olarak asbest liflere benzer, uzun süre fazla miktarda solunursa solunum sorunlarına yol açabilir. Nano-malzeme üretilen yerlerde nano-partikül maruziyeti mutlaka gözlenmelidir. Serbest nano partikülleri çevreye (besin zincirine, bitkilere ve hayvanlara) potansiyel zarara sahiptir.NANO-TEKNOLOJİNİN GELECEĞİ NEDİR?Kısa vadede, nano-teknolojiler daha küçük, daha hızlı bilgisayarlar ve daha keskin/net ve verimli elektronik görüntü cihazları (display) yapımına yol açacaktır. Nano parçalar boyaya katıldığında boya ağırlığı azalacak böylece uçaklarda/gemilerde kullanıldığında toplam ağırlık düşecek ve daha az yakıt tüketilecektir. Nano parçacıklar çevreyi temizlemede yardımcı olurlar. Nano-parçalar toprak ve yer altı suyundaki tehlikeli bileşikleri zararsız bileşenler haline dönüştürmesine yardımcı olur.Nano-zarlar (membrane) uzun vadede potansiyel olarak su arıtma prosesinde daha enerji etkin olacaktır. Ayrıca yüksek performanslı motorlar uzun ömürlü makine yağları ile sağlanacaktır. Tıb alanında uzun vadede ilaç sektöründe ve takma organ yapımında kullanımı vardır. Nano-parçalar vücudun belli kısmına özel ilaç olarak hızlı verilebilmektedir. Hafif ve uzun ömürlü takma organlar (kalp kapakçığı, kalça protezleri vs) yapımında da kullanılabilmektedir. Tansiyonu ve kalp atışını ölçen akıllı elbiseler yapımında ve çevredeki tehlikeli kimyasalları teşhisinde nano-malzemeler kullanılabilmektedir.Karbon nano-tüpler yassı karbon atomu yaprakları yuvarlanarak ve çok ince silindir tüpü şeklinde yapılırlar. Karbon nano-tüpler çelikten 100 kat güçlüdür fakat 6 kat daha hafiftir ve elektrik iletirler. Elektronik görüntü (display) ve algılayıcı (sensor) yapımı ve hafif inşaat malzemesi yapımında kullanılmaktadır Farklı yapı, uzunluk ve çaplarda nano-tüpler yapılabilmektedir.SONUÇNano-teknoloji ve nano malzemelerin kullanımının hızla artaçağı tahmin edilmektedir. Nano malzemeler yapısal uygulamalar (seramik, katalizör, kompozit malzemeler, kaplama, inçe filmler, tozlar), vücut bakım ürünleri (makyaj malzemeleri yapımında), elektronik parçalar (nano-elektronikler, organik ışık yayan diotlar, algılayıcılar, optik-elektronik malzeme yapımında), biyo-teknolojide/tıpta (hedef ilaç ve biyoalgılayıcı yapımında) ve çevre korumada (nanofiltrasyon ve membran filtrasyonda) kullanılacaktır. Gelişmiş devletler nano-teknolojilerdeki Ar-Ge çalışmalarına büyük önem vermekte ve kaynak ayırmaktadır. Ülkemizin de bu konuda geride kalmamasında yarar vardır.
NANO-TEKNOLOJİ NEDİR ve NERELERDE KULLANILABİLİR?Dünyada yapılan bir araştırmaya göre %29’umuzun duyduğu nano-teknoloji nedir?Nano-teknoloji ultra ince/küçük parçaların/malzemelerin kullanım bilimidir. Bir nano metre (1 nm) milimetrenin milyonda birine eşittir (1nm = 10-9 m = 10-6 mm). İnsan saç kılı 80.000 nm kalınlığındadır. Kırmızı kan hücreleri 7000 nm çapındadır. Nano-bilimi malzemelerin büyük ölçekteki özelliklerinden farklı olarak malzemeleri atomik, moleküler ve makro moleküler ölçekte inceler ve maniple eder.Malzemeler nano ölçekte, iri boyuttan çok farklı özellik ve davranışlar gösterirler. Nano malzemeler daha kuvvetli, daha hafif veya daha farklı şekilde ısı ve elektrik iletme özelliklerine sahiptir. Hatta renkleri bile değişir. Örneğin nano ölçekteki altın parçaları, parça boyutuna göre kırmızı ve mavi renk olabilmektedir.Parça boyutu inceldikçe birim kütle için yüzey alanı artışı, malzemenin kimyasal reaktivitesini artırır. Bu yüzden nano-malzemeler yakıt hücreleri ve pillerde katalizör görevi görebilmektedir. Parça boyutu inceldikçe kuantum etkisi artar, malzemenin optik, magnetik ve elektriksel özellikleri önemli ölçüde değişir.Bilgisayar yongaları (chip), CD’ler ve mobil telefonların yapımında nano-malzemeler kullanılmaktadır. Nano-malzemelerden üretilen cihazlar daha hızlı, hafif, kuvvetli ve verimli olmaktadır. Nano-teknolojiler sağlık, bilgi teknolojileri (IT) ve enerji depolamada çok büyük potansiyel kullanım olanaklarına sahiptir. İçinde yaşadığımız dünya nano-teknolojilerle çok önemli gelişmeler kaydedecektir. Dünyada gelişmiş devletler ve iş dünyası nano-teknolojiye çok büyük yatırımlar yapmaktadır. NANO-MALZEMELER NASIL YAPILIR?Doğal veya insan yapımı (sentetik) olabilirler. Örneğin nano-parçalar bitkiler, algler ve volkanik aktivitelerle doğal olarak üretilebilmektedir. Nano-parçacıklar binlerce yıldır pişirme ve yanma olaylarının ürünü olarak yaratılmaktadır. Ayrıca araç ekzozlarından da oluşmaktadır.Kasların hareketini sağlayan ve hücreleri tamir eden insan vücudundaki bazı proteinler nano-boyutludur. Nano malzemeler çok farklı şekillerde oluşabilmektedir Bazı nano-malzemeler kendi bileşenlerinden oluşabilmektedir. Karbon parçaları bu şekilde nano tüpler yapmaktadır. Diğer bir yöntemde bilgisayar yongaları yapımında kullanılan nano-malzemelerin iri parçalardan dağlanmasıdır (etching).Güçlü mikroskoplar atom ve molekülleri daha yakından görmemizi, toplamamızı ve basit nano yapı oluşturmamıza yardımcı olmaktadır. Bazı nano-malzemeler molekül molekül yapılabilmektedir. Örneğin IBM bu tekniği kullanarak Xenon atomlarından IBM logosunu 5 nm harflerle ışıldatmasını başarmıştır. Bugün bu teknik çok emek yoğun ve endüstriyel kullanıma henüz uygun değildir. Şüphesiz ki nano-teknolojiler gelecekte yaşam kalitemizi geliştirecektir.NANO-TEKNOLOJİLER EMİN MİDİR?Bilgisayar yongaları ve katalizörler sağlık ve emniyet riski oluşturmaz. Çünkü nano-malzeme büyük nesnelere dağlandığından (etch)/bağlandığından çevreye yayılmaz ve zarar vermez. Oysa serbest nano-parçalar zararlıdır. Nano-parçaların ve nano-tüplerin üretimi esnasında oluşan malzeme bulk malzeme üzerine bağlanmadığından serbesttir ve etrafa saçılabilir. Nano boyutlu bu parçaların solunması, yenmesi veya vücuda deri yoluyla girmesi hücrelere zarar verebilir. Nano-tüpler yapısal olarak asbest liflere benzer, uzun süre fazla miktarda solunursa solunum sorunlarına yol açabilir. Nano-malzeme üretilen yerlerde nano-partikül maruziyeti mutlaka gözlenmelidir. Serbest nano partikülleri çevreye (besin zincirine, bitkilere ve hayvanlara) potansiyel zarara sahiptir.NANO-TEKNOLOJİNİN GELECEĞİ NEDİR?Kısa vadede, nano-teknolojiler daha küçük, daha hızlı bilgisayarlar ve daha keskin/net ve verimli elektronik görüntü cihazları (display) yapımına yol açacaktır. Nano parçalar boyaya katıldığında boya ağırlığı azalacak böylece uçaklarda/gemilerde kullanıldığında toplam ağırlık düşecek ve daha az yakıt tüketilecektir. Nano parçacıklar çevreyi temizlemede yardımcı olurlar. Nano-parçalar toprak ve yer altı suyundaki tehlikeli bileşikleri zararsız bileşenler haline dönüştürmesine yardımcı olur.Nano-zarlar (membrane) uzun vadede potansiyel olarak su arıtma prosesinde daha enerji etkin olacaktır. Ayrıca yüksek performanslı motorlar uzun ömürlü makine yağları ile sağlanacaktır. Tıb alanında uzun vadede ilaç sektöründe ve takma organ yapımında kullanımı vardır. Nano-parçalar vücudun belli kısmına özel ilaç olarak hızlı verilebilmektedir. Hafif ve uzun ömürlü takma organlar (kalp kapakçığı, kalça protezleri vs) yapımında da kullanılabilmektedir. Tansiyonu ve kalp atışını ölçen akıllı elbiseler yapımında ve çevredeki tehlikeli kimyasalları teşhisinde nano-malzemeler kullanılabilmektedir.Karbon nano-tüpler yassı karbon atomu yaprakları yuvarlanarak ve çok ince silindir tüpü şeklinde yapılırlar. Karbon nano-tüpler çelikten 100 kat güçlüdür fakat 6 kat daha hafiftir ve elektrik iletirler. Elektronik görüntü (display) ve algılayıcı (sensor) yapımı ve hafif inşaat malzemesi yapımında kullanılmaktadır Farklı yapı, uzunluk ve çaplarda nano-tüpler yapılabilmektedir.SONUÇNano-teknoloji ve nano malzemelerin kullanımının hızla artaçağı tahmin edilmektedir. Nano malzemeler yapısal uygulamalar (seramik, katalizör, kompozit malzemeler, kaplama, inçe filmler, tozlar), vücut bakım ürünleri (makyaj malzemeleri yapımında), elektronik parçalar (nano-elektronikler, organik ışık yayan diotlar, algılayıcılar, optik-elektronik malzeme yapımında), biyo-teknolojide/tıpta (hedef ilaç ve biyoalgılayıcı yapımında) ve çevre korumada (nanofiltrasyon ve membran filtrasyonda) kullanılacaktır. Gelişmiş devletler nano-teknolojilerdeki Ar-Ge çalışmalarına büyük önem vermekte ve kaynak ayırmaktadır. Ülkemizin de bu konuda geride kalmamasında yarar vardır.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)